Yaşam Kontrolü
Yaşam kontrolü diyorsun da kardeşim ben zaten yaşamımı kontrol ediyorum diyorsan bu yazıyı iyi okumalısın….
Anne karnında 3. ayımızdan itibaren beynimiz dış sinyalleri almaya başlar, kulaklarımız dışarıdan gelen sesleri duymaya başlar o andan itibaren algılarımız dış Dünya’yı biçimlendirmek için beynimize veri gönderir.
Bu veriler 7 yaşımıza kadar olağan üstü bir hızla bilinçaltımıza işlenir ve 9 yaşına kadar bulunduğumuz ortamda hayatta kalabilmemiz için gerekli olan tüm veriler bilinçaltımızda yerini almıştır.
Hani büyüklerimiz der ya “Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o dur” diye. İşte tam olarak bunu söylemeye çalışıyorlardı.
İnsanı yöneten 2 farklı mekanizma bulunur. Birisi az önce söylediğimiz bilinçaltı mekanizması ve diğeri de bilinç mekanizması.
Bilinç etrafımızda olanları anlık olarak fark edip kontrol altına almamızda birebir etkili olduğumuz anlardır. Basit bir örnekle açıklamak gerekirse vücudumuz nefes alma işlemini otomatik olarak yapar. Eğer nefes alışverişlerimizi değiştirip olağandan daha yavaş ve kontrollü yapmaya başlarsak burada bilinç devreye girdi demektir.
Bilinçaltı ise daha önce bilinç ile algıladığımız ve sonucunda olumlu veya olumsuz bir karar verdiğimiz bilgiyi daha sonra hızlıca kullanmak için depoladığı alandır.
Yetişkin bir insanda bilinç günde 10 dakika anca etkin olurken günün diğer bölümlerinde genelde bilinçaltı ile kararlarımızı veririz.
Peki bilinçaltımıza aldığımız bilginin tarihi geçmişse veya yanlış karar verip biliçaltımıza yerleştirdiğimiz bilgi bize sürekli yanlış kararlar verdiriyorsa bu bizim hayatımızı nasıl etkiler?
Biz bebekliğimizden yetişkinliğimize kadar anne ve babamızdan ya da çevremizden gelen bilgileri işleyip bir sonuca varıyoruz.
Örneğin Ailemizin inancı neyse bizde ona inanıyoruz veya ailemizde baskın karakter hangi takımı tutuyorsa bizde o takımı tutuyoruz. Kendimize örnek aldığımız insanların karakterlerinden biraz biraz alıp kendimize ekleyerek kendi karakterlerimizi oluşturuyoruz. Buna otomatik olarak başarılar ve başarısızlıklar da dahil oluyor.
Peki kendimize örnek aldığımız kişinin karakteri yanlışsa ne olacak? İşte bilinçaltı bunu sorgulamaz gün içinde yaşadığımız olaya göre otomatik olarak daha önce yaşadığımız bir olayla durumu eşleştirip kararlarımızı anında vermemizi sağlar.
İçimizdeki Düşman
Bilinçaltı neredeyse günümüzün tamamında aldığımız kararlara etki eder, bunlarda hayatımıza olumlu veya olumsuz bir çok etki ile geri dönüş sağlar.
Eğer kötü bir olay yaşamışsanız ve bilinçaltınıza yaşadığınız kötü olaydaki karakterin yüz hatları kötü olarak çizilmişse belkide hayatınızı olumlu yönde değiştirecek bir insan ile tanıştığınızda yüzü sırf bilinçaltınızdaki kötü olaydaki karaktere benziyor diye ondan uzaklaşmak isteyebilirsiniz.
Veya ilk defa ticari bir anlaşma yapmak üzeresiniz, diyelimki siz arada komisyonculuk yapacaksınız ve aracılık yaptığınız diğer iki kişi de fayda sağlamış olacak. Arada satıcıdan bir ürün almanız ve alıcıya iletmeniz gerekiyor.
Bu alacağınız meblağ sizin tüm paranızı kapsıyor ancak kazanacağınız tutar yüzde elli diyelim, eğer babanızın ticari bir deneyimi yoksa ve size ticari bir örnek sunamadıysa vereceğiniz karar babanızla aynı olacaktır. Çünkü bilinçaltınız babanızın kararlarını deneyimledi ve sonucu kendi biliçaltına yazdı. Babanız memur bir adamsa veya geliri az ise eldeki elma daha değerlidir. Bu yüzden yatıracağınız tutar sizi etkiliyorsa risk almaktan kaçınacaksınızdır.
Bu bir örnekti bunu çoğaltabiliriz hatta kısaca maddeler halinde sıralayalım..
Bilinçaltının karar verdiği durumlar nelerdir?
- İnançların
- Tuttuğun Takım
- Yürüyüş şekli
- Konuşma şekli
- Saç kesimi
- Giyim şekli
- Yemek yeme şekli
- Dinlediğin Şarkılar
- İş seçimi
- Ev ve Araba seçimi
- Eş Seçimi
Neredeyse hayatınızdaki her şey
En son yazdığım madde eş seçiminden son bir örnek ile bu bilinçaltı öğrenimini bitirelim.
Eş seçiminde insanlar genelde annesine veya babasına benzeyen kişileri eş olarak seçmeye meyillidirler. Çünkü çocukken örnek aldıkları bilinçaltına yerleşen eş karakterleridir ve ister istemez evlenecekleri kişide anne veya babasının karakterlerini veya yüz hatlarını ararlar.
Düşmanı Nasıl Dost Yaparız?
Bilinçaltımızı değiştirmek tabiki mümkün ama bu çocukluğumuzdaki kadar hızlı olmayabilir. Bunun için öncelikle değiştirmek istediğiniz sevmediğiniz özelliklerinizi bulmanız gerekiyor yada kendinize kazandırmak istediğiniz bir karakter özelliği eklemek istiyorsunuz.
Bunların tamamını maddeler halinde yazın. Olumsuz özelliklerinizi silmek veya yeni bir özellik eklemek neredeyse aynı mantıkla ilerliyor.
Bunu bir örnek ile açıklayalım.
Çocukken et yiyemezdim ancak annem ve babam et yemezsem büyüyemeyeceğimi söylerlerdi bende zorla et yemeye ve etsiz doyamamaya başladım bu özelliğimi değiştirmem gerekiyordu. Çünkü et vücutta toksin birikimini arttırıyordu ve ben bunun olmasını istemiyordum. Kendime bir yemek listesi oluşturdum ve bunu bir ay boyunca devam ettirmem gerekiyordu.
İlk gün her yerden mis gibi mangal kokuları gelmeye başladı, nereye gitsem kime baksam et yiyordu hatta broşür dağıtan çocuk bile ızgara listesini getirip önüme koyuyordu ama pes etmedim tabiki. Yani en azından 1 gün dayanabildim. Ertesi gün öğle yemeğinde sanki ilk defa ızgara yiyormuş gibiydim.
Kendime olan inancım kırılıyordu nasıl yapacağım bilmiyordum. Proteini bırakmak için yaklaşık 6 başarısız girişimim olmuştu. Hiç biri başarılı olmamıştı.
Bir gün artık yeter dedim bunu çözmeliyim. Bana proteini hatırlatacak her şeyi kaldırdım, broşür getiren çocuğu engellemek için çalışan arkadaşlara rica ettim tutun şunu bana yaklaşmasın diye :D. Bütün arkadaşlarıma artık bir ay boyunca et yemeyeceğim dedim.
Bu çok etkili oldu bu arada, arkadaşlarıma bunu söylediğimde üzerimde sorumluluk hissettim ve sırf insanlara mahçup olmayayım diye 3 gün dayandım ama nasıl bir üç gündü anlatmaya kelimeler yetmez…
Önümden iskenderler mi geçmedi, rüyamda mangal partileri mi vermedim, üstüme tavuk kanadı mı fırlatmadılar, Adında Ali olmasına rağmen Alinazik ile aşk mı yaşamadım. Daha neler neler oldu ama bırakmadım.
Buhran zamanları toplam 7 gün sürdü. Hayatımda en çok zorlandığım 7 gündü. Ancak 7 günden sonra neler oldu orası daha önemli.
Et yeme isteğim gitti, sebze yemeği tarifleri öğrendim, uykularım düzene girdi hatta çocukken uyuduğum uykular gibi rahat ve tatlı uyanmaya başladım. Unutmuştum resmen böyle bir uykuyu. Bir haftada 5 kilo verdim. Nefes alışverişlerim düzeldi, baş ağrılarım kalmadı. Resmen mucize gibi bir şey oldu.
Bir ayın sonunda resmen yenilenmiş gibiydim. Yüzüme bir parlaklık bile geldi. Konuşmalarıma bile yansıdı çünkü öz güvenimi geri kazanmıştım. Toplam 9 kilo verdim, horlama problemim vardı ama artık yok. Yani sadece hayatımdan istemediğim 1 alışkanlığı çıkartarak muhteşem değişimler yaşadım.
Bilinçaltımızdan istemediğimiz özellikleri çıkarmak için iradeli olmamız çok önemli, biliyorum kendini tutamadığın zamanlar çok fazla olacak ancak dikkatini dağıtmak için bir çok yol var ve bunları en iyi sen bilirsin.
Ben her et yeme isteğim geldiğinde su içerdim veya kısa bir yürüyüşe çıkardım yada sevdiğim birini arayıp konuşurdum bu sayede o gelen isteği başka şeyler ile geçiştirirdim.
Eğer isteğiniz geldiğinde onu düşünmeye devam ederseniz karşı koymanız imkansızlaşıyor benden söylemesi.
Yaşamını kontrol edebilmen için kendinde olmasını istemediğin özelliklerin tümünü çıkarman gerekiyor işte o zaman verdiğin kararlarda tam bir kontrol sağlayabilirsin.
Not: Yazı sürekli güncellenecektir.